BOĞAZİÇİ ve ADALAR
Asya ve Avrupa kıtalarını birbirinden ayıran Boğaz’ın düz uzunluğu otuz kilometredir. Anadolu Feneri’yle Kızkulesi’nin arasıysa otuz beş kilometreyi bulur.
ADALAR
Adalar, İstanbul’un, Büyükada, Heybeliada, Burgazada, Kınalıada, Sedefadası, Sivriada, Yassıada, Kaşık Adası ve Tavşan Adası adlı dokuz adadan oluşan ilçesidir. Adalar ilçesinin merkezi Büyükada’dır. Özellikle Bizans döneminde saray mensuplarının sürgün yerleri olduğu için Prens Adaları diye adlandırıldığı söylenir.
Büyükada
Bu ada, ilçe merkezidir. 420 hektar büyüklüğündedir. Eski adı Prinkipo’dur. En yüksek yeri, Yücetepe’dir (Aya Yorgi Tepesi). Aya Yorgi Manastırı Özellikle 23 Nisan ve 24 Eylül günlerinde bütün dinlerden on binlerce kişinin ziyaret ettiği bir yerdir. Çamlık ormanları, ahşap, kâgir ya da ikisinin karışımı yapıları olan eski konakları, köşkleri ve sakin yaşamı ile bir güzellikler beldesidir. Padişah II. Abdülhamit tarafından yaptırılan Hamidiye Camii, Osmanlı mimarisine örnek teşkil eder. Anadolu Kulübü’nün yanı sıra Büyükada Su Sporları Kulübü (1985) ve “Olimpik Tesisleri ” ada için ayrı önem taşır.
Dünyanın en eski ve en büyük ahşap monoblok yapılarından biri olan Rum Yetimhanesi (Prinkipo Palas) ve çok sayıda özgün tarihi eser ve dini mimari yapılar adanın görülmesi gereken güzellikleridir.
Heybeliada
Çam ormanları ile kaplı olup 240 hektar genişliğindedir.
Heybeliada’nın bilinen en eski adı Halky (bakır)dir.
En yüksek yeri 136 m yükseklikte Değirmen Tepesi’dir. Çam Limanı, yalnız Heybeliada’nın değil, tüm adaların en geniş koyudur.
Heybeliada’da yerleşim, İskele çevresi ile Değirmen, Ümit ve Köy Tepeleri’nin aralarını dolduran vadilerinin yamaçlarında yayılmıştır. Heybeliada’nın en önemli simgesi, Eski Deniz Harp Okulu’dur. Heybeliada’nın dünyaca tanınmasında, eski Ruhban Okulu (bugünkü Özel Rum Lisesi) önem taşır. Yabancı turistlerin en çok ziyaret ettiği yerlerin başında, Terki Dünya ve Ruhban Okulu (Özel Rum Lisesi) gelmektedir. Adanın tek camisi olan Heybeliada Camisi 1935-36’da yapılmıştır. Heybeliada Su Sporları Kulübü’nün olimpik tesisleri ve Ada’nın mesire yeri ilgi çekicidir.
Burgazada
Üçüncü büyük adadır.
Bilinen eski adı Antigoni’dir. En yüksek noktası olan İsa Tepesi 170 m.’dir. 120 hektar büyüklüğündedir. Eğimli yamaçları çam korularıyla kaplıdır. Kıyılarında küçük ve güzel plajlar vardır. Hristos Manastırı, Aya Yani Kilisesi ve Ayazması, Avusturya Saint Georges Hastahanesi (okul ve kilisesi), Ayios Yeoris Manastırı tarihi yapıların en önemlileridir. Adanın tek camisi olan Burgazada Camii, 1953’te yapılmış ve ibadete açılmıştır.
Su Sporları Kulübü’nün tesisleri adanın trafiği açısından önem taşır.
Kınalıada
110 hektar büyüklüğündedir. Eski adı Porty’dir. En yüksek yeri Çınar Tepesi (115 m.)dir. Hristos Manastırı, Aşağı Manastır, Ermeni Kilisesi, sarnıçlar ve eski taş ocakları görülebilecek yerleridir. Modern üslupta yapılmış camisi ilgi çekerken, Su Sporları Kulübü’nün Olimpik Havuzlu tesisleri önem taşır.
Bu dört adanın haricinde halka açık güzel bir plajı olan Sedefadası, halen özel mülk durumunda olan Kaşıkadası, günümüzde kayalıklardan ibaret olan Tavşanadası ve Sivriada, askeri tesislerin bulunduğu Yassıada’dan oluşan Adalar ilçesi İstanbul’un en küçük ilçesidir.
Tarih boyunca Adalar’da yaşayanlar balıkçılık ve tarımla uğraşmışlardır. Üzüm bağları, meyve bahçeleri, sebze bostanları Adalar’ı bir erzak deposu haline getirmiştir. Yabancılara mülk edinme olanağı tanıyan yasal düzenleme Adalar’ın hızla gelişmesini sağlamıştır. Adalar’a 1846’dan itibaren düzenli vapur seferleri buraya olan ilgiyi artırmıştır.
İSTANBUL BOĞAZI
Boğaziçi tarihiyle, coğrafyasıyla, binlerce yıllık yaşam kültürüyle sadece ülkemizin değil dünyanın gözbebeklerindendir. Sakinlerinin yanı sıra bir boğaz havası almak için İstanbul’un, hatta dünyanın dört bir yanından binlerce insanın ziyaret ettiği bir çekim merkezidir.
İstanbul Boğazı
Karadeniz’le Marmara Denizi’ni birleştirir. Uzunluğu düz olarak 30 kilometredir. Girinti ve çıkıntılar hesaba katılınca kiyıların uzunluğu ortaya çıkar. Rumeli yakasında Rumeli Feneri’nden Haliç kıyılarını dolaşarak Ahırkapı Fenerine kadar 55 kilometre, Anadolu yakasında Anadolu Feneriyle Kızkulesi arası 35 kilometre, Selimiye önündeki Kayak Burnu’na kadar 36 kilometredir. Boğazın genişliği Anadolu Feneri ile Rumeli Feneri arasında 3600 metre, Anadoluhisarı ile Rumelihisarı arasında 760 metredir. Boğaz’ın en derin yeri Bebek’le Kandilli arasında 120 metredir.
İstanbul Boğazı’nda su yüzünde Karadeniz’den Marmara’ya, su altında Marmara’dan Karadeniz’e akıntılar vardır. Su yüzeyinde yer yer ters akıntılar da görülür.
Anadolu yakasında Üsküdar, Beylerbeyi, Çengelköy, Anadolu hisarı, Kanlıca, Paşabahçe, Beykoz, Anadolu Kavağı, Avrupa yakasında Beşiktaş, Ortaköy, Arnavutköy, Rumelihisarı, Emirgân, İstinye, Sarıyer, Rumeli Kavağı semtlerinin her biri ayrı tarihi zenginlikleri, efsanevi geçmişleri, doğal güzellikleriyle Boğazı süsler.
Beşiktaş Osmanlı Devletinin her devrinde itibar görmüş bir semttir. Çırağan, Dolmabahçe, Yıldız, Feriye Sarayları, Ihlamur ve Hıdiv Kasrları, Naime Sultan, ve Esma Sultan Yalıları tarihi mimari yapılardandır. Ortaköy, Mecidiye, Dolmabahçe ve Yıldız Camileri ve Bizans döneminden Ayios Haralambos ve Profitis İlias Kiliseleri semtteki önemli dini yapılardır.Yıldız Parkı güzel köşkleriyle istanbul’un sayılı yeşil alanlarındandır.
Ortaköy her zaman farklı kültürlerden Türk, Rum, Ermeni ve Yahudi topluluklarının ve farklı inançların bir arada dostluk içinde yaşadığı bir semttir. Ortaköy’ün çehresini oluşturan Ortaköy Camii, Abdülmecid tarafından 1856 yılında yeniden yaptırılmıştır. Ortaköy Meydan ve çevresi, sanat atölyeleri, kahveler, bar ve lokantalar, pazar günleri açılan elişi, antika ve sanat pazarıyla, gece gündüz canlı bir buluşma merkezidir.
Arnavutköy adını vaktiyle buraya yerleştirilen Arnavutlardan almış. Halkın çoğunluğu Rum ve Yahudilerden oluşuyormuş. Semtte bulunan çeşme, Sultan Selim, Teşvikiye Camisi ise Sultan İkinci Mahmut tarafından inşa ettirilmiş.
Bebek Akıntı burnunun kuzeyinde Sultan Birinci Selim zamanında hasbahçe olan Bebek koyu, uzun zaman ihmal edildikten sonra semtin imarı için harekete geçilmiş, bu maksatla Bebek Camii ve birçok dükkân inşa edilmiştir. Günümüzde elit tabakanın sakin ve kaliteli bir yaşam sürdüğü çok güzel bir Boğaz semtidir.
Kuruçeşme sakinleri, koruları ve bol akarsuları yüzünden, eski isminin Koruçeşme olduğunu iddia ederler. Tarih boyunca yeşil koruları ile anılan Kuruçeşme gravürlerde de böylece resmedilmiştir. Sultanlara ve zamanın yüksek rütbeli kişilerine ait olan sahil ve köşk bahçelerinin bakımı için zaman zaman Avrupa’dan bahçıvanlar getirtilmiştir.
Aşiyan Farsçada adı “kuş yuvası” anlamına gelen Aşiyan semti, bugün aynı isimle anılan mezarlık sırtlarında bulunmaktadır. Sahilden denizin içine uzanan dil, Boğaz’ı çok daralttığı için buraya Boğazkesen denilmiş.
Rumeli Hisarı ismini Fatih Sultan Mehmed’in İstanbul’u fethinden önce inşa ettirdiği hisardan alır. Bebek ve Baltalimanı koylarının arasındaki yüksek bir mevkidir.
Baltalimanı İstanbul’un fethi sırasında kaptan-ı derya Baltaoğlu Süleyman Bey’in gemileri burada inşa etmesinden dolayı bu ismi almıştır. Halen kemik hastalıkları hastanesi olarak kullanılmakta olan Reşid Paşa yalısı da buradadır.
Emirgan Birinci Abdülhamit devrinde gelişmeye başlamıştır. Emirgân Korusu yaz aylarında İstanbulluların piknik için en fazla gittikleri yerlerden olup, içinde köşk ve kasrlar bulunmaktadır.
İstinye çok eskilerden beri doğal bir liman olarak kullanılmıştır. Kuruluşu Cezayirli Gazi Hasan Paşa’nın devrine rastlayan deniz yollarına ait İstinye Tersanesi uzun yıllar burada hizmet vermiş, 90’lı yıllarda kapatılmıştır.
Yeniköy Sultan II. Mahmut devrinde, Osmanlı mimarisinin zarif örnekleri olan yalılar ve köşkler inşa edilmiştir. Eskiden çileği çok meşhurmuş.
Tarabya çağlar boyunca ticari bir merkez olmuştur.
Sultan II. Selim devrinde yalnızca balıkçı kulubeleri olan semtte, padişaha ait bir köşk inşa edilmesiyle gelişmiştir. Günümüzde daha çok gece gidilebilecek eğlence yerleri ile anılmaktadır.
Sarıyer güzel havası ve şifalı suları ile meşhurdur.
Mevcut Kestane suyu, Çırçır suyu, Fındık suyu, Hünkâr suyu, Şifa suyu bu semttedir.
Ayrıca semtin mesire yerleri de çok meşhurdur.
Rumeli Kavağı Avrupa yakasında, Boğaz girişinde, Sarıyer ilçesinin Karadeniz’e bakan en uç noktasında şirin ve tipik bir balıkçı köyüdür.
IV. Murat devrinde, Rus ve Kazakların saldırılarını durdurmak üzere inşa edilen hisar ile önem kazanmıştır.
Halen geniş bir kısmı Askeri bölge olan semtte güzel mesire yerleri vardır.
Üsküdar zamanla, yaptırılan saraylar, yalılar, camiler ve medreselerle anılır. Mihrimah Sultan, Yeni Valide Camiileri semtin siluetini oluşturur.
Karacaahmet Mezarlığı bu semttedir. Kendisinden çok efsaneleriyle ünlü Kızkulesi Üsküdar’ın birkaç yüz metre açığında bir adacık üzerindeki, 19. yüzyıldan kalma bir deniz feneridir.
Kuzguncuk Rum, Ermeni, Yahudi ve Müslümanların uyum içinde yaşadığı yerleşimlerden biri olarak samimi havasını günümüzde de kaybetmemiştir.
Beylerbeyi semti köprünün Anadolu yakası ayağında yer alır. Beylerbeyi Sarayı en önemli tarihi yapısıdır.
Çengelköy Kandilli, Bizans döneminde, birçok manastır ve kiliseye, 18. yüzyılda da sultanların saray, yalı ve bahçelerine mekân olmuştur.
Sadullah Paşa Yalısı burada bulunmaktadır.
Küçüksu-Anadoluhisarı Küçüksu Kasrı, Anadolu Hisarı en önemli yapılardır. Göksu Deresi kıyısında Osmanlı soyluları piknik yaparmış.
Kanlıca 17. yüzyıldan beri meşhur olan yoğurdunu yemek bir gelenek olmuştur.
Paşabahçe Türk camcılık tarihindeki önemiyle de anılmaktadır. Geleneksel Türk camcılık sanatının en değerli ürünleri arasında burada üretilen Beykoz İşi’nin ayrıcalığı vardır. Bu ayrıcalık cam sanatı ile ilgilenenler tarafından takdir edilmektedir.
Beykoz semtin simgesi Türk yapı sanatının şaheserleri çeşmelerdir. Tepedeki Hz Yuşa türbesi de çok bilinir.
Anadolu Kavağı sembolü Bizans devrine ait Ceneviz kalesidir. Sahilde birçok balık lokantası bulunmaktadır.