KÜLTÜR • SANAT • EĞLENCE • KONAKLAMA
Gündelik yaşamda balık ekmekten lüks restoranlar, eğlence mekanlarına kadar her zevke, her damağa hitap eden bir kenttir İstanbul.
İSTANBUL’DA LALE, ERGUVAN VE BAHAR
İstanbul’da baharın başlangıcı, önce lalelerin aniden açmas, ardından erguvanlar (Judas ağacı) tarafından çok sayıda renkle duyurulur. Bir açıdan, Osmanlı sanatı lale, sümbül, karanfil ve gül anlamına gelir, ancak İstanbul erguvan ve lalelerle hatırlanır.
Erguvan Anadolu’da ilk lale deseni (13. yüzyıl) Lale Desenli Kaftan Lale
İklim şartlarına göre değişiklik gösterse de, bir çiçek şehri olan İstanbulda bahar Mart ayının sonlarında parlak renkleriyle şehri dolduran lalelerin açmasıyla başlarken, erguvanın mor çiçekleri nisan ortasında açar. Erguvan, istanbul’un doğal bir bitkisi olmasına rağmen lale, önce Orta Asya’dan Anadolu’ya, daha sonra da Türkler tarafından İstanbul’a getirildi. Aslına bakarsanız, Fatih, hobi olarak lale yetiştirdi. Tarihin birkaç döneminde, büyüyen laleler saray ve Osmanlı halkı arasında bir tutku haline geldi. Daha sonra bir dönem ‘Lale Devri’ olarak adlandırıldı. Bu tutku, ”İstanbul Lalesi” nin gelişmesiyle devam etti. İmparatorluğun sona ermesiyle, ”İstanbul Lalesi” ortadan kayboldu.
Avrupa’daki lale macerası Kanuni Sultan Süleyman döneminde başladı. Kutsal Roma Alman İmparatorluğu’nun elçisi bu çiçekten hoşlandı ve bir botanikçi olan arkadaşı Cluius’a lale soğanı aldı. Bundan sonra lale tüm Avrupa’ya yayıldı. Zamanla, bu lale aşkı Hollanda’da bir çılgınlığa dönüştü. Zenginlik ve prestij sembolü oldu. Hollanda bir lale endüstrisi yarattı ve bundan ün kazandı.
Bugün belediye, İstanbul Lalesini canlandırmak için çalışmaya devam ediyor. Belediye lale soğanı ekiyor ve her baharda lale ile İstanbul’u güzelleştiriyor. Sultanahmet Meydanı, Boğazda Emirgan Parkı, birçok ana cadde ve meydan lalelerle süslediğinde Laleler şehri gezenler ve meraklıları için bir renk gösterisi sunar.
Takvim nisan ayının ortalarını gösterdiğinde, istanbul erguvan sezonu açılır. Erguvan Boğaz yamaçlarının tipik bir çiçeğidir ve çoğunlukla orada görülür. Erguvan, Farsçada bir rengin adı anlamına geliyor. Erguvan’ın kökeni Filistin’dir. İstanbul erguvanları, özellikle Boğaz’ın eşsiz mavisi ve yeşili boyunca, canlanmanın bir sembolü haline gelmiştir. Erguvanları seyretmenin en iyi yolu Boğaziçi’nde bir tekne gezisidir.
Erguvan her zaman mavi-yeşil güzelliği eşliğinde İstanbul’un simgesi olmuştur. Aynı zamanda ilkbaharda doğanın yenilenmesini de sembolize eder. Genellikle tepelerde büyürler, bu nedenle Boğaz Gezisi sırasında boğaz teknelerinden en iyi şekilde görülebilirler.
Laleler, özellikle Boğaz’ın Avrupa yakasında Emirgan Parkı’nda şehre güzellik katıyor.
FESTİVAL
İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı tarafından her yıl bazı firmaların sponsorluğunda uluslararası festivaller düzenlenmektedir.
Dünyaca ünlü yerli ve yabancı sanatçı ve toplulukların film, tiyatro, klasik müzik, caz müziği türlerindeki eserlerini sundukları bu festivaller Atatürk Kültür Merkezi (AKM), Cemal Reşit Rey Kültür Merkezi (CRR), Rumelihisarı, Açık Hava Tiyatrosu, Aya İrini, Sepetçiler Kasrı başta olmak üzere çeşitli mekânlarda düzenleniyor.
İstanbul Bienalinde hemen hemen tüm İstanbul açık ve kapalı alanlarıyla katılımcılara mekân oluşturuyor.
Antrepo No.3, İstanbul Manifaturacılar Çarşısı, Santralistanbul, eski Galata Köprüsü yerli ve yabancı sanatçıların resim, heykel vb. alanlardaki performanslarını bazen canlı olarak sergileyerek halkın da katılımını sağladıkları yerler.
Her yıl geleneksel olarak nisan ayında
- Uluslararası İstanbul Film Festivali, Nisan ayında
- Uluslararası İstanbul Tiyatro Festivali, Kasım-Aralık ayında
- Uluslararası İstanbul Müzik Festivali, Mayıs-Haziran ayında
- Uluslararası İstanbul Caz Festivali Haziran-Temmuz ayında düzenlenmektedir.
- Ayrıca Aksanat, İşsanat, Yapı Kredi Kültür, ENKA, Borusan, Tekfen Vakfı gibi özel kuruluşlar da yaz ve kış sezonlarında kendi bünyelerinde müzik, film, resim, fotoğraf alanlarında ulusal ve uluslararası festivaller düzenlerler.
İstanbul’u muazzam bir sanat platformuna dönüştüren Uluslararası İstanbul Bienali kapsamında uluslararası sanatçı ve grupların projeleri sanatseverlere sunulmaktadır.
KONSER
Yıl boyunca yerel ve uluslararası çeşitli festivaller dahilinde ve dışında açık, kapalı birçok mekânda çeşitli konserler düzenlenmektedir.Atatürk Kültür Merkezi (AKM), Cemal Reşit Rey Kültür Merkezi (CRR), Rumelihisarı, Açık Hava Tiyatrosu, İstanbul Gösteri ve Kongre Merkezi, Parkorman, Bostancı Gösteri Merkezi, Abdi İpekçi Gösteri Merkezi ve ilçelerin Halk Eğitim Merkezleri bu konserlerin düzenlendiği başlıca yerlerdir. Ayrıca tarihi değeri olan, ilginç özelliklere sahip bazı mekânlar, semt meydanları, milli bayramlarda deniz üzerine kurulan platformlar da konser ve gösteri mekânı olabiliyor.
Babylon, her türlü gösteri ve konserin düzenlendiği popüler bir yerdir . Hagia Irini, özellikle Uluslararası İstanbul Müzik Festivali olmak üzere çeşitli etkinlikler için tasarlanmıştır. Konserler ve gösteriler için de kullanılır.
SİNEMA VE TİYATRO
İstanbul’da sinemaların en yoğun olduğu merkez İstiklal Caddesi’dir. Festival filmleri genellikle Beyoğlu sinemalarında gösterime girer. Galalar bu sinemalarda yapılır. Filmler Avrupa ile birlikte şehrin merkezindeki tüm sinemalarda vizyona girer. Matine, suare ve indirimli halk günü uygulamaları vardır. Büyük alış-veriş merkezlerinin bünyesindeki çok salonlu sinema komplekslerinde farklı konseptlerde salon düzenlemeleri ve gece gösterimleri uygulanır. Yazlık sinema ortamında arabanızla film izleme imkânınız da var.
İstanbul Devlet Tiyatrosu, Şehir Tiyatroları ve özel tiyatrolar hazirandan eylül ayı sonuna kadar oyunlarını sergilerler. Kültür Merkezleri, Halk Eğitim Merkezleri ve özel tiyatro salonlarında yerli ve yabancı yazarların oyunları sergilenir.
FUARLAR
Ticarete konu olan mal ve hizmet çeşitlerinin gittikçe yoğunlaşan rekabet ortamında, tüketicilere en kısa sürede tanıtılması gerekmektedir. Bu amaçla İstanbul’da yıl boyunca yiyecekten, tekstile, mobilyadan, endüstriye, hediyelik eşyadan mutfak ürünlerine, kağıt ve matbaadan bilişime, deriden inşaat malzemelerine vb. çeşitli alanlarda fuarlar düzenlenir.
FUTBOL
Türkiye genelinde olduğu gibi İstanbul’da da en ilgi çeken spor türü futboldur. Fenerbahçe-Galatasaray ezeli rekabeti ülke sınırlarını aşmıştır.
İstanbul Film Festivali. 1981’den beri her yıl Nisan ayında İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından düzenlenen uluslararası bir festivaldir. Filmler her yıl festivalin büyük ödülü “Altın Lale” için yarışıyor. Özellikle Türkiye’de profesyonel futbol ligi Fenerbahçe, Galatasaray ve Beşiktaş derbi maçları dünyanın en zevkli etkinlikleri arasında.
HAMAM KÜLTÜRÜ
20-30 yıl öncesine kadar İstanbul’un sosyal hayatının vazgeçilmez bir parçası olan hamamların bugün sadece 40’ı ayakta. Bunların yerini beş yıldızlı otellerin lüks hamamları, saunalar ve SPA merkezleri alıyor.
GELENEKSEL HAMAM KÜLTÜRÜ
Tüm din ve inançlarda su kutsaldır, bedeni ve ruhu pisliklerden arındırır. Romalılar’a kadar uzanan bir gelenek olan banyo, Anadolu’ya gelen Türkler tarafından İslamiyetin emrettiği temizlik ve hijyen kuralları ile birleştirilince bir tarz haline geldi. Yıkanılan yer anlamına gelen hamam kelimesi de eklenince Türk hamamı olarak yeni bir isim aldı.Tellağı, natırı, külhanbeyi, göbektaşı ile yaşayan ve kuşaklar boyu aktarılan bir kültür oluştu. Evlerdeki banyo alanlarının ilkelliği, evlerde akan su olmaması da bunu hazırlayan etkenlerdendir. Osmanlıda kapalı bir hayat yaşayan kadın için hamam sosyal hayatın bir parçasıydı. Yeni doğan bebeğin “Kırklanması”, evlilik çağı gelen kızların erkek anneleri tarafından görülüp beğenilmesi, düğün öncesi gelin banyoları gibi önemli olaylar, hep hamamda yaşanan sosyal faaliyetlerdi. Dolmalar, köfteler, tatlılar yapılır, cümbüşler, darbukalar eşliğinde rakkaselerin danslarıyla, konuk ağırlamaları da hamamda yapılarak eğlence boyutu da zenginleştirilirdi. Varlıklı ailelerin kadınları yanlarında yardımcıları ile hamama gelirler, peştemalları, nalınları, havluları özenle işlenmiş gösterişli malzemelerden oluşurdu. Bol bahşiş dağıtırlardı.
Cağaloğlu Hamamı
Sultan I. Mahmud tarafından Ayasofya Cami’ne gelir sağlamak amacıyla 1741 yılında inşa ettirilmiştir, mimarı bilinmemektedir. Kadınlar ve erkekler için ayrı kısımları olan bir çifte hamamdır. İçinde barok üslup kullanılan son büyük hamamdır.
Tel: (0212) 522 24 24
Çemberlitaş Hamamı
Sultan III. Murad’ın annesi Nurbanu Sultan tarafından,1584’te yaptırılmıştır. Hamamın mimarı Mimar Sinan’dır. Hamam, kadınlar ve erkekler için ayrı kısımları olan bir çifte hamam olarak yapılmış.
Tel: (0212) 520 18 50
Sultanahmet Hamamı
Bizans dönemine ait, o dönemin ileri gelenlerinden birinin adına kurulmuş bir kitaplık olduğu, 1710 yılında ise eklemeler yapılarak hamam olarak halkın hizmetine sunulduğu söylenmektedir.
Tel: 90 212 513 72 04
Süleymaniye Hamamı
1557’de yapıldı. 2001 yılında turistik amaçlı olarak kullanılmaya başlanan Beyazıt’taki hamamda göbek taşını çevreleyen sekiz mermer sütun görülmeye değer.
Tel: (0212) 520 34 10
Eski Hamam
Üsküdar’da 15. yüzyıldan kalma Şifa Hamamı olarak da bilinen bu hamam bir çifte hamam olarak yapılmıştır. Üsküdar’daki en eski hamam olmasına rağmen, günümüze kadar orijinal halini muhafaza edebilmiştir.
Galatasaray Hamamı
1715 yılında halka açık bir çarşı hamamı olarak inşa edilmiştir. Klasik Türk hamam mimarisiyle yapılmıştır. 1965 yılında geçirdiği tadilatta tasarımının ana hatları korunmuş yerli müşterilerin yanı sıra yabancı turistlere de hizmet vermektedir.
Tel: (0212) 252 42 42
Sadece 20-30 yıl önce İstanbul’da sosyal yaşamın vazgeçilmez bir parçası olan hamamların sadece 40’ı günümüze ulaşmıştır. Pestemal, nalin ve kaba banyo eldiveni, Türk Hamamının ana unsurlarıdır Tarihte sosyal hayatın bir parçası olan hamam, tellağı, natırı, külhanbeyi, nalını, hamam tası ve göbektaşı ile yaşayan ve kuşaktan kuşağa süregelen bir kültürdür
İSTANBUL’DA GECE HAYATI
Gündüz hareketli olan İstanbul, geceleri biraz da hareketlidir. İstiklal Caddesi’nde sabahın erken saatlerinde yürürken, kulüplerin ve barların yer aldığı yerli ve yabancılarla dolup taşan Nevizade Caddesi’nden hala müzik sesi geldiğini göreceksiniz. Boğaz kıyısındaki en şık kulüplerde ünlü DJ’ler sizi bekliyor olacak; güzel İstanbul’un ışığı altında dans edebilirsiniz. Çok sayıda caz ve blues kulübü, geleneksel Türk eğlencesi, diskotekler, salonlar ve etkinlik alanları ile İstanbul, her gece için farklı eğlence seçiminizi yapmanıza olanak sağlar.
Türk halkı yemekten, içmekten ve dans etmekten hoşlanır. Hafta sonları çay, kahve, bira veya rakı eşliğinde her yaştan kadın ve erkekle dolu barları ve çay bahçelerini göreceksiniz. İstanbul’da geceler uzun ve eğlencelidir. Sadece kendi zevkinize uyan yeri bulmanız size kalıyor.
Türk Gecesi gösterisi Turistler için hazırlanan bu gösteri Türklerin nasıl eğlendiği hakkında fikir verecek kültürel bir etkinlik.
Akşam yemeğinde oryantal dansçılarla ve müzikal şovlarla Boğaz gezisi
RESTORAN-BAR-CAFE
İstanbul’da balık ve zengin meze çeşitleri eşliğinde rakı içilen geleneksel eğlence mekanlarının başında Kumkapı gelmektedir. Avrupa’nın en büyük oturma kapasitesine sahip Kumkapı, semtin büyük bir bölümünü kaplayan meyhanelerden oluşmaktadır. Kapalı mekanları da olmasına rağmen bütün meyhaneler sokağa masa çıkartarak misafirlerini burada ağırlar. Zengin menü eşliğinde içilen rakıya yerel sanatçıların icra ettiği otantik müziğin eşlik etmesi Kumkapı’nın önemli bir özelliğidir.
Beyoğlu semtindeki Nevizade sokağı da misafirlerine benzer bir yemek yeme ve eğlence imkanı sunmaktadır. Bu iki bölgede balık, iki meze ve bir duble rakıdan oluşan bir menü, restoranına ve balığın mevsimine göre değişir. Bu iki bölgenin dışında İstanbul’un değişik semtlerinde benzer eğlence sunan daha küçük yerler vardır. Eğer eğlenmek için bar tercih edilecekse Beyoğlu, Nişantaşı ve Otaköy en doğru adrestir.
İstanbul’un her zevke uygun eğlence ve yemek olanakları sunan eğlence mekanlarının çoğu Boğaziçi’nde bulunuyor. Akşam yemeğinizi geleneksel bir eğlence mekanı olan Kumkapı’da otantik müzik dinlerken yiyebilirsiniz. Sultanahmet’teki kafe ve restoranlarda tarihi yaşayabilirsiniz. Eresin Crown Hotel terası size İstanbul’dan eşsiz manzaralar sunuyor.
GELENEKSEL GÖSTERİLER
Göbek dansı izlemek isteyenler için Tarihi Galata Kulesi’nde Haliç ve tarihi yarımada manzarası eşliğinde Türk mutfağının eşsiz lezzetleri ve rakının yanı sıra geleneksel halk oyunları ve oryantal şov sunulmaktadır.
Mehter
Dünyanın ilk ve en eski alaturka “Ordu Bandosu” olan Mehter, vurmalı ve nefesli sazlardan oluşan askeri mızıka okulunun Fatih’ten sonra aldığı isimdir. Mehter Takımı denen müzik grubu her hafta Askeri Müze’de, yaz aylarında da sürekli olarak Sultanahmet ve Dolmabahçe Sarayı kapısında konserler verir.
Gölge Oyunu-Karagöz Hacivat
Genellikle eski ramazanlarda izlenen bir eğlence türü olan, şekillerin ışıkla beyaz perde üzerinde “Hayali” denen kişi tarafından hareket ettirilmesi esasına dayanan gölge oyunu çeşitli kültür merkezlerinde izlenebilir.
Haliç ve tarihi yarımada manzarası eşliğinde oryantal dansı izleyebilir, eşsiz Türk yemekleri yiyebilir ve tarihi Galata Kulesi’nde rakı içebilirsiniz. Mehter Takımı Karagöz-Hacivat
HIDIRELLEZ ŞENLİĞİ
Yerel bir şenlik olan ”Hıdırellez” Sultanahmet Ahırkapı semtinde her yıl 6 Mayıs gecesi büyük bir coşkuyla kutlanıyor. Baharın gelişinin karşılandığı bu şenlikte sokaklar müzisyenler ve dans edenlerle dolup taşıyor. Geleneksel ateşten atlama, nahıl süsleme, Yerel Ahırkapı Roman Orkestrası’nın yaptığı müzik eşliğinde sabaha dek sürüyor.
Hindrellez döneminde bir dilek ağacı olan Nahıl dikilir.
MEVLEVİ RİTÜELİ: SEMA
Batıda Semazen Dervişleri olarak bilinen Mevlevi Tarikatı, 13. yüzyılda Mevlana Rumi tarafından kuruldu. Düzen, hoşgörü, bağışlama ve aydınlanma amaçlıdır. Bugün kültürel bir kardeşlik olarak hayattadır. Sema olarak bilinen Mevlevi tarikatının ritüeli, Müslüman rahipler tarafından Allah’a yapılan bir ibadetle gerçekleştirilen ciddi bir dini ritüeldir. Mevlevi, sema sırasında ruhun dünyevi bağlardan kurtulduğuna ve ilahi ile özgürce ve sevinçli bir şekilde iletişim kurabildiğine inanıyordu. Derviş kelimenin tam anlamıyla “giriş” anlamına gelir ve bu maddi dünyadan manevi, cennet dünyasına bir giriş olduğu düşünülmektedir. Semazen Dervişleri, Osmanlı yüksek kültürünün evriminde önemli bir rol oynadı.
Evren ile dönmek
Mevlevi Sufi tarikatı 13. yüzyılda Celaleddin Mevlana Rumi tarafından kurulmuştur. Mevlana rehber ya da efendi anlamına gelir. Rumi ise Rum Saltanatından olan anlamına gelir. Ünlü bir İslami vaizin oğlu olan Rumi, 1240’da Konya’da oturdu. Dört yıl sonra Rumi, babasının müritlerinden biri olan ve kendisi üzerinde büyük etkisi olan Mehmet Şemseddin Tebrizi ile bir araya geldi. Celaleddin Rumi onun takipçisi oldu. Ancak, 1247’de Rumi’nin kendi uygulayclar, Tebrizi’nin efendileri üzerindeki etkisinden korkarak onu öldürdü. Bu Celaleddin Rumi’yi çok üzdü ve böylece dünya zevklerinden uzaklaşarak inzivaya çekildi. Bu süre zarfında büyük şiirsel eseri Mesnevi’yi ve ayrıca Divan-ı-Kabir’de derlenen çeşitli Rubai ve Gazel şiirlerini yazdı. 1273 yılında Rumi öldü. Müritlerini örgütleyen oğlu merkez olarak Konya’yı seçerek dönen dervişlerin kardeşliği olarak kabul edilen Mevlevi’yi kurdu. Osmanlı yönetimi sırasında, dervişler halkın sosyal, ekonomik ve politik yaşamları üzerinde önemli bir etki yaptı. Bu süre zarfında pek çok umut verici şair ve müzisyen yetişti. Mevlevi üyelerinin birçoğu halifeliğin görevlisi oldu.
Dervişlerin eğitimi disiplinli bir öğrenme sürecinin ürünüdür. Konya Mevlana Müzesi, Tasavvufun doğum yeri Mevlevi sema ritüelleri Yenikapı ve Galata Mevlevihanelerinde izlenebilir.
KONAKLAMA
Turizmin gelişmesiyle birlikte İstanbul’da her zevke her gelir grubuna hitap edebilecek türde konaklama imkânları oluşturulmuştur. Genellikle kentin manzarasına hâkim semtlerde otel, motel ve pansiyonlar yoğunluk gösterir.
Eski Bizans ve Osmanlı kültürlerine ev sahipligi yapmış olan İstanbul’un tarihi yarımada diye bilinen Sultanahmet semtinde daha çok tarihi yapılar otele dönüştürülmüştür. Genellikle teraslı olan otellerin manzarası ilgi çeker. Bu semtte her türlü konfora sahip, az odalı lüks butik oteller çoğunlukta olduğu gibi, az ücretle kalınabilecek “Guesthouse” tarzı konaklama yerleri de vardır.
Beş yıldızlı tabir edilen lüks büyük oteller genellikle Boğaz manzarasına hâkim olan Taksim, Beşiktaş, Levent semtlerinde yoğunluk kazanır. Bu otellerde spor ve sağlık kompleksleri, yüzme havuzları, Türk hamamı, konferans salonları, çocuk kulüpleri mevcuttur. Her türlü özel organizasyonlar ve kongreler düzenlenebilir.
Sultanahmet, Taksim, Talimhane ve İstanbul’un diğer ilçelerinde bulunan beş yıldızlı oteller ziyaretçilerine sauna, masaj ve Türk hamamları ile hizmet vermektedir.
Daha düşük gelir seviyesindekilerin tercih edebilecekleri, sadece temel ihtiyaçlara cevap veren oteller de vardır. Bunlar daha çok otogar, tren istasyonu gibi ulaşım merkezlerinin çevresinde yer alırlar. Sadece yatak ve banyo ihtiyaçlarını karşılarlar.
Büyük oteller dışında diğer konaklama yerleri, mevsime göre fiyat uygulaması yaparlar. Nisan ile Ekim ayları arası yaz sezonu sayılır ve fiyatlar daha yüksek olur. Noel, bayram gibi özel günlerde ve uluslararası büyük etkinliklerde önceden rezervasyon yapılması daha doğru olur.
Sultanahmet Soğukçeşme Caddesi’ndeki 19. yüzyılın ahşap Osmanlı evleri restore edilerek “Ayasofya Konakları” adı altında özel statüde kaldı. İçinde her türlü konforun bulunduğu ahşap binalar korunma altındadır.