GELENEKSEL EL SANATLARI

GELENEKSEL EL SANATLARI

İstanbul el Sanatları Merkezi’nde geleneksel el sanatları öğretilir. Burada öğretilen ebru, hat, camaltı boyama, tezhip ve minyatür gibi sanatlar yüzlerce yıllık bir geleneği temsil eder.

Tarihimiz boyunca el yazmalarımız, halı, çini, ebru, ahşap, hat cam ve dokuma dallarındaki el sanatı eserlerimiz dünyaca takdir edilerek müzeleri ve koleksiyonları süslemiştir.

Caferağa Medresesi
Cafer Ağa tarafından, Mimar Sinan’a yaptırılmıştır (1559). Geleneksel Türk El Sanatlarının öğretildiği, üretilip satılabildiği turistik bir merkez olan medresede
hocalarla usta-kalfa-çırak ilişkisi yürütülerek ebru, porselen süsleme, tezhip, ahşap ve cam boyama, hat, seramik, minyatür alanlarında atölye çalışmaları yapılmaktadır.

Küçükayasofya El Sanatları Merkezi 
Küçükayasofya Tekkesi, Ahmet Yesevi Vakfı tarafından kiralanmış, geleneksel el sanatları merkezi haline getirilmiş. Burada el sanatları atölyeleri kitapçılar, hediyelik eşya satıcıları bulunuyor. Tezhip, ebru ve hat dersleri veriliyor.

İstanbul El Sanatları Merkezi
Kabasakal Cad. No: 7 Sultanahmet.
Yeşil Ev’in hemen bitişiğindeki avluda bulunan Kabasakal Medresesi, diğer adıyla, İstanbul El Sanatları Merkezi’nde geleneksel el sanatları kursları veriliyor, işler sergileniyor ve satılıyor. Geçmişte, öğrencilerin kaldığı odalarda hat, ebru, cam altı boyama, tezhip, minyatür, bebek yapımı gibi alanlarda kurslar veriliyor.

İsmek
Örgün eğitim sistemi dışında İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı olarak faaliyetlerini sürdüren bir “yetişkin eğitimi organizasyonu” olan İSMEK her semtte kurslar düzenlemektedir.

Ebru 
Ebru, renklerle suyun birleşmesinin ahengiyle oluşan bir kâğıt süsleme sanatıdır. Kâğıdın suyu çekmemesi, renklerin dağılmaması için suda erimeyen doğal boyalar, kitre denen bitkisel zamk ve kâğıdın sertliğini sağlayan sığır ödü gibi malzemelerle yapılır

Hat sanatı 
Arapça’da çizgi ya da bir satır yazı anlamına gelen hat sözcüğü, bugün Arap harfleriyle yazılmış güzel el yazısı karşılığı olarak kullanılmaktadır. İslam dininde tasvir yasağı KURAN’dan camiye kadar çok çeşitli yapıtların bezenmesinde, yazının geniş ölçüde kullanılmasına yol açmıştır. Özellikle Osmanlı kültürü içinde hat sanatı çok ilerlemiş, işlevselliğinin yanı sıra, estetik bir düzeye yükselmiş, adeta Batı resim sanatındaki tabloların yerini tutar olmuştur.

Minyatür sanatı 
Kağıt, parşömen fildişi vb. malzemeler üstüne küçük boyutlu resim yapma sanatına minyatür denir. Minyatürde anatomi, derinlik, ışık ve gölge yoktur, figürler boldur ve üst üste yığılmıştır. Uzak ve yakın figürler aynı büyüklüktedir. Ancak önemlerine göre büyük ya da küçük çizilebilirler. Minyatür ressamı için resim konunun şekil ve renk ile tarifidir.

NAZAR DEĞMESİN
Anadolu kültüründe kötü bakışlardan koruduğuna inanılan nazar boncukları, boncuk ocaklarında eriyen camın ustaların maharetli ellerinde şekillenmesiyle yapılır. Nazar boncuğu kendi başına ya da başka objelerle birleştirilerek süs eşyaları, takılar yapılır


ÇİNİ
Türkçe’de çini olarak bilinen geleneksel Türk seramikleri sağlamlık, renk ve desenleriyle tüm dünyada takdir topluyor.
12. yüzyılda Selçuklu Türkleri; çiniyi, binalarını süslemek amacıyla kullandılar. Osmanlı döneminde renkler daha canlı, desenler daha girift ve dengeli hale geldi. Osmanlı çini sanatı, 16. yüzyılda Osmanlı Sarayı’nın desteğiyle İznik’te zirveye ulaştı. Örnekleri Edirne Selimiye Camii, İstanbul Süleymaniye, Rüstem Paşa ve Sultanahmet Camilerinde görmek mümkündür. İmparatorluğun zayıflamasıyla bir süre için kayboldu, fakat 18. yüzyılda tekrar Kütahya şehrinde canlandı. Bu yüzyılın başında yok olmakla karşı karşıya kalan çinicilik 1980’lerde büyük atılım gerçekleştirdi.
EN YAYGIN ÇİNİ TEKNİKLERİ
• Selçuklu döneminde en yaygın seramik türü (sgraffito) seramiklerdir. Bu tekniğin esası alttaki rengi ortaya çıkaracak şekilde kaplama çamur, sır veya oksit’in üzerine desen kazınmasıdır.  Bu usul tek kat kaplamanın kil yüzeyini ortaya çıkarmak üzere kazınması şeklinde uygulanabildiği gibi, değişik birkaç renk kaplamanın üst üste uygulanması ve bunların kazınması şeklinde uygulanabilir.
• Bir diğer teknik olan olan Minai tekniği ise sır altı ve sır üstü tekniklerinin beraber kullanılmasıdır. Mor, mavi, turkuvaz ve yeşil renkler sır altında uygulandıktan sonra sırüstüne kiremit kırmızısı, siyah, beyaz yaldız kullanılarak dekor tamamlanır.
• Sır Üstü Renklendirme (cuerda seca), Çeşitli renkteki sırların tek bir levha üzerinde uygulanabildiği bu teknikte sır üzerine aktarılan desenin konturlarını belirtmek için ince çizgiler halinde yağlı bir boya maddesi kullanılarak fırınlama esnasında akıcı renklerin birbirine karışması önlenir. Osmanlılarda İlk defa Tebrizli ustalar tarafından uygulanmıştır.

Ahşap işçiliği
Anadolu’da Selçuklu döneminde ağaç eserler üstün işçilik içermişlerdir. Osmanlı döneminde sadeleşerek daha çok sehpa, yazı takımı, çekmece, sandık, kaşık, taht, kayık, rahle, Kur’an muhafazası gibi gündelik kullanım eşyaları ve pencere, dolap kapağı, kiriş, konsol, tavan, mihrap, minber, sanduka gibi mimari eserlerde uygulanmıştır.
Ceviz, elma, armut, sedir, abanoz ve gül ağacı kullanılarak kakma, boyama, kündekâriz, kabartma-oyma, kafes, kaplama, yakma gibi tekniklerle işlenmiştir.
Sedef kakmacılık
Osmanlılar’da, ahşap eşyada sedef ve fildişi kakma, gömme ve sedef mozaik teknikleri ön plana çıkmıştır. Desenler, perdahlanmış ağaç yüzeyine ince bir kalemle çizilmekte ve sonra açılan yuvalara kakmalar titizlikle yerleştirilmektedir. Kakma tekniğinde uygulanan sedef ve fildişleri, kapı pencere, dolap kapaklarında kullanılır, sedef ve fildişi kakmalar, ağaç yüzeyine, yuvaları önceden hazırlanan yerlere kuvvetli bir yapıştırıcı ile tutturulur.
Bakırcılık
Maden işçiliğinde en çok bakır kullanılır. Dövme, çekiç işi kakma gibi tekniklerle işlenir. Kazan, tencere, kuşhane, sahan, tava, tas, leğen, ibrik, güğüm, bakraç, kova, maşrapa, sini, mangal, şamdan, bakırdan, “gülabdan” olarak satılmaktadır.
Tekstil ürünleri ve bindallı
Saraydakiler, yöneticiler ve bunlara özenenler arasında geliştirilen altın ve gümüş metal tel sargılı iplikler ile yapılan dival işlemelerinin en güzel örnekleri, bindallı olarak bilinen işlemelerdir. Bindallı, genellikle atlas-saten veya kadife kumaşlara işlenir. Bindallı motifi işlenmiş kumaşlardan, entari, etek-salta (ceket), eteği iki parçalı elbiseler gibi dönemin gelin giysileri yapılırdı. Ayrıca yatak takımı ve bohça gibi geleneksel tekstil ürünlerinin süslenmesinde de bindallı motifleri kullanılırdı. Giysilerde genellikle bir vazo veya saksıdan çıkarılan kıvrımlı dallar, yaprak ve çiçekler ile oluşturulan serbest kompozisyon, elbisenin, ön ve arka parçalarının bütününe uygulanırdı.
Halıcılık
Türk el sanatları içinde önemli bir yeri ve oldukça eski bir geçmişi vardır. Düğümleme tekniğinde yapılmış ilk halı örneklerine Hun Türklerinde rastlanır. 11. yüzyılda Selçuklular’la Anadolu’ya giren halıcılık köklü bir geleneğe dönüşür. Evlerde dokunan halılarda kadınlar, sevdalarını, isteklerini, hayallerini renklerle ve desenlerle halılarda dile getirir. Her motife ayrı bir anlam yüklenir. Türkmenlerin ilk yerleştikleri yerler olan Gördes, Kula, Ladik, Bergama, Milas, Uşak, İzmir, Kayseri, Sivas, Kütahya ve Hereke, tarih boyunca en nitelikli halı üretilen merkezler olmuştur. Yün ve ipekten dokunan Türk halıları yurt dışında oldukça önem taşımaktadır.
HALI ALIRKEN DİKKAT EDİLMESİ GEREKENLER
• Halınızı nerede kullanacağınızı iyi bilmelisiniz.
• Halıyı ters çevirdiğinizde düğümleri görülebiliyorsa ve havları çıkmıyorsa bu halı el dokumasıdır.
• Halı ya da kilim alırken yere sererek düzgün olup olmadığına bakılmalıdır. Serildiğinde kabarmamalı, kenarları aynı uzunlukta olmalı, dalgalanmalar olmamalıdır.
• Desenlerde renkler net  görünmeli karışmamalıdır.
• Kirlenmeye ve küfe karşı dayanıklı olmalıdır.
Altın İşleri
15. yüzyıldan itibaren altın ve gümüş gibi değerli metaller Osmanlı sarayında ve kademeli olarak İmparatorluğun belli başlı şehirlerinde yaygın bir şekilde kullanılmaya başlandı.
Örnek olarak, Birinci Sultan Selim (1512-1520) ve oğlu Kanuni Sultan Süleyman (1520-1566), Trabzon’da  kuyumculuk sanatını öğrendiler.  Saray dışındaki kuyumcular  saraylar için imparatorluk zevklerine uygun nesneler ürettiler.
Gümüş İşler
Her ne kadar oksitlenmeyecek ve iyi bir ısı ve elektrik iletkeni olan gümüş, gümüş, sanayide yoğun olarak kullanılsa da, işlenebilme kabiliyeti nedeniyle hayatımızda mücevher, süs eşyaları ve hatta mutfak eşyaları olarak da görünmektedir. Mısır’daki arkeolojik kazılarda gümüş takı parçaları, M.Ö. 4000 yılına kadar tarihlendirilmiştir. Bir değişim aracı olarak gümüş para, MÖ 650 dolaylarında Anadolu’da Lidya’da görülür. Cevher bakımından zengin olan Anadolu halkı, asırlarca gümüşe büyük önem vermiş ve gümüş üzerine en güzel sanat örneklerinden bazılarını üreten bir kültüre yol açmıştır.
Bakır İşleri
Metal işçiliğinde en çok kullanılan metal bakırdı. Çekiçleme veya kakma gibi yöntemlerle işlendi. Bakır işlerinde kazanlar, kaseler, tencereler, havzalar, sulama kutuları, bakır kovalar, tankerler, yuvarlak tepsiler, mangallar ve gülabdan (sürahi ) olarak Osmanlı döneminde kullanılmıştır.